25 Haziran 2011 Cumartesi

Kardelen...Süt Çiçeği... Berfin...



Tutkulu ve büyük aşklar gibidir kardelen; zor şartlarda hayata direnir, tüm güzelliğiyle hayata meydan okur.


Kardelen.....Süt Çiçeği.....Berfin.....Bir diğer adı da Gelin Çiçeği...
Güçlü olmanın,zerafetin ve saflığın sembolü .


Kışın en soğuk zamanlarında buz tutmuş toprağa direnebilen , bembeyaz asil görünüşüyle yaşam mücadelesi veren, o büyülü çiçek...Sevdiğini görebilmek için, ölümügöze alabilecek kadar bir o kadar da güçlü.

Türlü türlü hikayeler, masallar anlatılır Kardelen için...
Onun sevgisi onun cesareti üzerine.Yıllar önce, iki sevdalı çiçek varmış...Sadece baharlarda buluşurlarmış.
Bir gün , bu hasrete dayanamayıp kışlarıda buluşalım demişler.
Kar'a soğuğa her türlü zorluğa rağmen, birbirlerine tekrar buluşmak için söz vermişler.




Kış gelince de bir tanesi çiçek açmış...
Bütün zorluklara rağmen günlerce, aylarca beklemiş aşkını ama diğeri, soğuktan ve kardan korktuğu için gelmemiş.
O günden sonra, karda açan çiçeğe Kardelen; kaçıp giden çiçeğe ise Hercai denmiş...Bir başka hikayede ise;
Kardelen güneşe aşık olmuş...
Aslında hayatında onu hiç görmemiş ama bu öyle büyük bir aşkmış ki, bedeli ne olursa olsun, canından olma pahasına sevdiğini görmekmiş tüm dileği...
Gün gelmiş.
Duaları kabul olmuş.



Güneşi gördüğünde canından olacağını bile bile sevdiğini, aşkını görmüş...
Görmüş görmesine ama, başını kardan çıkarır çıkarmaz o zarif boynu bükülmüş...
O güzeller güzeli kardelen solmuş, ölmüş, gitmiş...

Hem Kardelen Hem Çiğdem, ikisi de aynı kaderi paylaşırlar...
Bir ölümlü olan Crocus, Yunan tanrısı Hermes’in arkadaşıdır. Bir gün iki arkadaş oynarlarken, Hermes yanlışlıkla arkadaşının ölümüne neden olur. Kazanın olduğu yerde küçük bir bitki çiçek açar. Crocus’un üç damla kanı da çiçeğin tam ortasına düşer. İşte çiğdem bitkisi ismini bu mitolojik öyküden alır.

Herkesin kalbinde yer eden, hüzünlü bir aşk ve dostluk  hikayesidir Kardelen'in ve Çiğdem'in öyküsü..Elif'de Bir Kardelendi...
Muş'ta doğmuştu.
Tüm hayali öğretmen olmaktı.
16 yaşında, beşikkertmesi ile evlenmek zorunda olduğu halasının oglunun insafı sayesinde, beşik kertmesi bozuldu, hayallerinin peşine düştü...
Gün geldi Türkan Saylan'ın Kardelen'i oldu...
Türkan Saylan hayallerine kavuşturdu onu..
Okudu.
Öğretmen oldu.
Hayatında bembeyaz bir sayfa açılmıştı Kardelen Elif'in...
Aşk birgün, onun da kapısını çaldı.
Yüreğine, bir ateş düştü...
Astsubay Çağlar'a aşık oldu.
Eylül bebekle, mutlu mesut süren hayatları, kahpe bir kurşunla sonlandı.



Cesurdu Elif.
Dimdik ve o vakur duruşunu asla bozmadı...

O Kardelenlerden sadece bir tanesiydi...O şehit eşiydi artık..
Çağdaş, eğitimli bir Türk kızıydı...
O değişimin sembolüydü.
O olmadık ithamlara uğrayan bir desteğin en güzel, en canlı örneğiydi.
O boynunda, eşinin kanlı alyansını taşıyarak, karların altından çıkardığı sevgisini, yüreğindekileri ,cesurca,korkusuzca söyleyebilen yaralı bir Kardelendi artık...

Kardelen'in öyküleri, masalları, hikayeleri hep hüzün doludur...


Elif'inde hikayeside hüzünle son buldu..

Kardelenler Gün geldi Elif oldu,Ayşe oldu,Zehra oldu,Zeynep oldu...


Çoğaldılar... Onları hayallarine kavuşturan Türkan Hocalarını hiç unutmadılar...

Hüzün doludur Kardelen öyküleri...

Herkesin kalbinde yer bulur.

Yıllardır bu öyküler dilden dile anlatılır ve şöyle denir :

''"Eğer günün birinde aşık olursan,birini çok seversen __KARDELEN__ gibi cesaretli ol.

Eğer ___KARDELEN___ kadar cesaretin yoksa Sakın Aşık olma!!!


Sevgiyle kalın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder