4 Şubat 2012 Cumartesi
LEYLA
Benim amaçsızca dolaşıp inanılmaz haz aldığım nadir yerlerden biridir kitapçılar. O büyülü dünyanın kapısından içeri girdiğiniz an da bambaşka bir dünya karşılar sizi...
Rafların arasında dolaşır, etrafa şöyle bir göz gezdirirsiniz önce...Bir kitaba takılır kalır gözleriniz, uzanıp elinize alırsınız. O ilk an inanılmazdır. Hani hiç açılmamış o kitabın, ilk sayfalarını açtığınız an da burnunuza gelen yeni kokusu vardır ya; acaip güzel gelir insana.
Yüzlerce, binlerce kitabın içinde kaybolur gidersiniz...
İşte böyle bir gün, kitaplar arasında dolaşırken gözüme çarptı Leyla...O parlak görüntüsüyle ön yüzündeki esmer, hüzün dolu masum bir genç kızın yüzüne takıldı gözlerim...Şöyle bir baktıktan sonra, beni ilk bakışta kendisine çeken bu kitabı heyecanla elime aldım.Parmaklarımı o pırıl pırıl parlayan kuşe kağıdının üstünde, usulca gezdirdim. Bu kez farklıydı. Çok etkileyeciydi. Neydi beni çeken acaba? Bir anda; ''Acaba konusu ne'' diye bir merak sardı beni. Arka yüzünü çevirdim aceleyle. Sanki elimden alacaklarmış gibi, elimden uçacakmış gibi sımsıkı tutarak...
İlk gözüme çarpan büyük başlıklarla yazılmış, ben de merak uyandıran o etkileyici sözcükleri bir solukta okumaya başladım.
BOSNA'LI BİR KIZIN YÜREĞİNİZİ BURKACAK VE TÜYLERİNİZİ ÜRPERTECEK GERÇEK HAYAT ÖYKÜSÜ...
Bir hayat hikayesi; gerçek, yaşanmış bir Rumeli öyküsü. Bu ona sahip olmam için yeterliydi aslında. Zira son zamanlarda İlk tanıştığım insanların bana; siz Rumeli' limisiniz diye sormaları, nedense beni fazlasıyla etkilemeye başlamıştı.
Bu yüzden mi bilmiyorum ama, Rumeli denince daha bir hassas olmaya başlamıştım sanki. Belki de etnik kimlik söylemlerinin yoğunlaştığı bir döneme girmiş olmamızdı bu hassalığımın sebebi. Bu da kitabı almamdaki en büyük etkendi aslında. O yüzden de daha fazla ilgimi çekmiş olabilirdi bu tılsımlı sözcükler...
Hiç düşünmeden kitabı alıp eve dönerken, bir an doğdukları yere hasret son nefeslerini veren dedem ve babaannem geldi aklıma.Yaşadıkları yerleri, mallarını, mülklerini bırakıp yeni ufuklara yelken açan iki vatan yorgunu o çileli insanlardandı onlar...Aynı Ayten AYGEN'in, BENİM RUMELİ'M kitabında anlatıldığı gibi. Göçe zorlanmış, parçalanmış hayatlarla dolu Benim Rumelim'i okuduğum zaman da aynen böyle hissetmiştim. Beni o dönemlere götüren muhteşem bir anlatımı vardı.
Muhtemelen onu okuduğum gibi Leyla'yıda hiç nefessiz okuyacaktım. Eve geldiğim an hevesle hemen kitabın başına oturdum. Öyle bir dehlizin içine girdim ki, zaman mefhumu denen o dilim tamamıyla yok olup gitmiş gibiydi. İnanılmazdı.Bir insanlık dramıydı anlatılanlar...
Bosna ve bir genç kızın yıkılan dünyası! Bosna'da hayatının baharındaki genç bir kızın dramı. Her satırında içimi hüzünle dolduran, elimden bırakamadığım Leyla'nın öyküsüydü, hayalleriydi anlatılan. Hüzün vardı, vahşet vardı yaşananlarda...Balkanlar'da yaşayan; Sırp, Hırvat ve müslüman kimlikteki insanların kardeşken bir gece de nasıl düşman olduklarını anlatan sarsıcı bir kitaptı bu.16 yaşında bir genç kızın yürek burkan, acı dolu hikayesiydi...Bosna'daki toplama kampında geçen, bir ömür geçmiş gibi yaşanılan; upuzun bir 2 yıl!''Onu hayatta tutan tek şey hayalleri'' demişti terapistler. Savaşın o baskıcı ve karanlık yüzünü anlatan bu kadın, o dokunaklı kaderini yaşamanın hüznünü, suskunluğunu atamamıştı yıllarca...
O tek değildi ki! Onun gibi binlerce kadın bu tecavüz kamplarında yaşadıkları tüyler ürpertici olaylar yüzünden ruh sağlıklarını yitirmişlerdi. Her savaşta kadına şiddet ve tecavüz vardı belki ama; burada, Balkanlar'da yaşanan toplu tecavüzlerdi yeni olan! Ve bu tecavüzler uygulanan politikanın bir parçasıydı aslında. Sistematik eziyetin yöntemleri vardı bu savaşta. Ruhsal ve bedensel sakatlıklar ise, yaşanan travmaların sadece bir yüzüydü.
Yaşam hakkı elinden alınmış, tüm hayalleri yıkılmış, hayatları mahvolmuş insanların yaşadıklarıydı aslolan... .
Benim hayat luğatımda yer almayan; toplama kampı, etnik temizlik, toplu tecavüz denen, vahşet içeren bu sözcüklerin ne ifade ettiğini, bu kitabı okuyunca çok daha iyi anladım. Korkunç bir öyküydü bu!
ALEXANDRA CAVELIUS'un kaleme aldığı LEYLA'nın hikayesini okuduğunuz da sizinde gözleriniz yaşaracak.
Bir ülkenin nasıl parçalandığını görecek, onun dünyasına girecek ve yaşadığı cehenneme tanık olacaksınız.
Eminim ki; sizler de benim gibi, savaşın o karanlık soğuk yüzünü görecek, içinizde esecek duygusal fırtınalardan etkileneceksiniz...
Sevgiyle kalın
HALE GÜLOĞLU....
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
AYNI KİTABI BİR BALKAN KIZI OLARAK BENDE OKUDUM VE ÇOK ETKİLENDİM, HALE CİĞİM ❤ AYNI DUYGULARI PAYLAŞIYORUZ 👏
YanıtlaSil